mahmut sait
 
  Ana Sayfa
  İletişim
  beyaz kuğu -ana sayfa
  => beyaz kuğu
  => bu şiirler
  => umutsuz ve düşsüz
  => yarım türküler
  => öyle bil -öyle oku
  => gel diyorsam
  => sevdiğim
  => olan akşam
  => kaçalım
  => gelen gece
  => unutulmuşlar hanından
  => ağlama
  => emine
  => bu sokakta
  => geceler
  => n’olacak
  => ekmek – özgürlük – sevgi
  => kahır
  => bir gökkuşağı
  => bir dürüye türküsü
  => sarhoş düşler
  => ben geldim
  => ıstambullum
  => son havari
  => efkarlanma
  => unutmak
  => bir eski hikaye
  => giden kim
  => anlat hadi
  => sadizm
  => söylemedin deme
  => sen de unutamayacaksın
  => akşamlarda
  => beyaz çingene
  => n’aber
  => elveda
  => elmiş -böyle gider
  => hanlar hanı
  => deniz kızı
  => gideceksen
  => usul usul
  => yaz işte - öyle yaz
  => bey kızı
  => bir gemi beklerim
  => şüphe şüphe
  => sende kaldı
  => suskun
  => eski sevgiler
  Yeni sayfa 217
unutmak


unutmak

bir yara kanar içimde altmış yedi ankarasından bir peri kızının kalem parmakları öylesine çaresiz öylesine öfkeli yüreğimi tırmalar da tırmalar unut beni der unut beni unutmak kolay gibi -der işte

benden ona selam deyin turnalar dönsün diyor unutmamış duy işte gün altında ağarmadan sırmalar dönmem derse -bilirim der- huy işte
yıllara diyordun bir zamanlar bak işte o yılların eşiğindeyiz bir zamanlardan daha yıkkın daha çaresiz gerçek diyordun gerçeklere hala varsa inancın uzanamayacağız o yıllara biz gel bu yıllarda kalalım varsa dermanın gel hadi -gel işte


bir burukluk tüter ki sorma altın salıncaklarda sallanan sonbaharın otağ kurduğu ankarada kuğulu parkta oturan donuk bakışlı bir ıstambul kızı düşünürüm güftesi unutulmuş bir türkü bestesi gibi kelimeleri kararsız dudaklarında bu bir eski sevgi -bir eski beste ama değil işte -ben kuğulu parkta hiç kuğu görmedim yalan işte- yanlış işte ve bu ıstambul kızında vefa bu kızın gözleri buğu buğu duman duman yaka silktirir adama illallah elinden illallah aman ankara sabahları gibi dayanılmaz sevdalısından başkasına bizimkisi alışkanlık işte oturup havuzu harap kuğulu parkta ıstambul kızının gelmesini beklerim kimsenin bilmediği –kim nereden bilecek- veya bir koca göl kenarında beklediğim bir beyaz kuğu mutlaka gelecek yalan mı -yalan elbet ama gerçekten güzel eski mi eski işte yeniden daha güzel sevda bu gönül işte

unuttu mu beni ıstambul kızı tutuk türküler anlamsızlığında parke taşlı yüksek kaldırımlarda ayak sürüdüğümüzü unuttu mu -yollarımız ayrı - diyordu dört yılda üç adım alamadığımız yollar başında dilediği yolunu tuttu mu -unutan unutulurmuş - derler unuttu mu -unutan unutulurmuş ancak unutsun zaten el kadardı sevgisi kediye verse yetmez onun sevgisinden n'olacak böyle işte

bir yara kanar içimde - tam şuramda tam altmış yedi ankarasından bir ıstambul kızının acımasız parmakları yüreğimi tırmalar da tırmalar tıpkı onlarca martı gagasının bir yaralıya saldırdığı an -gibi gözlerim kararır kulaklarım uğuldar unut beni der unut beni unutmak kolay gibi der mi der

bilmez ki söz ola saç yoldurur bir tek iblisi güldürür kahırdır adam öldürür

bilmez ki der işte

unutmak
 
   
Bugün 24 ziyaretçi (34 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol