gel diyorsam
üç noktalı ünlemlerle
bu kentte duymayan kalmadı çağrımı
sen niye duymuyorsun
* * * * *
gel diyorsam
düşün ki- ikindi gölgeleriyle davullanan gerçek
-akşamın geldiğidir
yalnızlık ve ölüm korkusu-
olmasaydı eğer
ölümsüzlüğe arzulu bunca insan
niye koşturacaktı batıya habire
korkudan dolanmış ayaklarla
yürünür inadıyla uzayan gölgeler
* * * * *
gel diyorsam
yum gözlerini artık
–düşün ki çocuk yüzlü aynalarda kaldı
mutluluğumuzu bağlayan dudaklar
ve tozpembe yıllarda kararsızlık
-ki o yaprakları kopardık takvimlerden
güzel yüzlü aynaları gülen çocuklara bıraktık
bilirsin ki zaman kazanır cümle yarışları
baş döndürücü bir hızla
-bizim aynalarımız
başka şekillerle biçimlenmedeler
* * * * *
gel diyorsam
duaları yalvarışları dilimden
son yıldızları gözlerimden düşürdüm artık
kahrolmaya bile yetmedi gücüm
gel diyorsam düşün ki
ben sine senden sevdadan yana
bil yine yoksulum yine öksüzüm
* * * * *
gel diyorsam
düşün ki –bizler ademiz
dün topraktan geldiğimiz gibi
yarın toprağa döneceğiz
bakmışsın günün birinde azrail
çalmış kapımızı -vakitli vakitsiz
–hadi demiş
hadi artık
-ulu zamansızlıkta kürek çekme vaktidir
bilmediğin bir limana gideceksin -çağrılı
buraya kadar tamam da
bilmediğin bundan sonrası
yükün vebal gücün umut
ve sen benim kayığımda forsasın
–adın gibi bil
cümle vebalimi sen çekeceksin
vebal bu taşıması kolay değil
gel diyorsam
gel de gör
vakit gurub vaktidir
ve efkar dolu gölgeler
son yüz şekillerimize çalışmada
kaçamak bakışlı
tedirgin aynalarda
-
* * * * *