- agorayı dinlediğin akşam
gözlerin damla damlaymış –
kırlangıçlar kanatları ıslak döndüler sokağından
niye ağladın
bu buruk şarkıda kimi düşündün
neyi anladın
* * *
yüreğine üç kere vur
unutulmuş han kapısı tekmeler gibi
kin nefret gurur
defolsun her vuruşta
sars yüreğini üç kere
dirilsin içinde uyuyan sevgi
unutma –ki senden vefa umulur
dur –aldanıyorsam kahrolmam için üç daha vur
sevgi adına yalan adına yokluk adına
ben bezdim bu candan
-demedi deme- haberin ola
* * *
haberin ola
burası unutulmuşlar hanı
herkesin bir ayrı türkü tutturduğu
bir ayrı telden çaldığı
tellerin paramparça ellerin titrek
yolların kördüğüm olduğu bu handa
ne kadehlerde türkü biter birazdan
ne mezeler tükenir umut tabağında
yıkılmış avlu duvarlarından
ne bakır dışında bir ay doğar
ne bu uykulu yıldızlar silinir
efkar efkar üstüne doğar yaralı yüreklerde
buruşuk mendilde kara lekeler leke üstüne
vebali senden bilinir
her kan tükürüldükçe –her gece
değişen yedi mum aydınlığında
yedi türkü yakılır gözlerine en sansürlüsünden
haftanın yedi günü –yedi yıldır
saçının yedi teline
en yakutundan yedi nota bağlanır
sonra unutulmak şerefine ve unutmak umuduna
döne döne içilir
yalnızlığın köşesiz masalarında
candan bırak senden bile geçilir
* * *
burası unutulmuşlar hanı
sonbahar ağaçlarının üşümüşlüğü üstümde
yedi mumlu yedinci masada
bilmem kaçıncı gecedir seni düşünüyorum
dinle emine
bu gece
kırık kadehlerden dökülen yokluk isyankar
gözyaşlarım sığmıyor portelere
sarı teller boş
ve bu titrek eller titrekliğince
senin hiç bakmadığın camlarda
hayalini çalıklamada
camlar kırıklığınca tedirgin
kırıklığınca büklüm büklüm
gece bu –bu gece bütün
ışıklar sönük ve böylece bütün renkler sansürlü
camlarda somurtkan yıldızlar
rüzgar ıslanmış gözyaşı göllerinde
camlarda yorgun parmaklar
camlarda sevda buğusu
birikmiş koca koca damlalar
öylesine sarhoş ki –yalpalayıp duran gölgeler
ve ben öylesine hasretliyim ki
* * *
burası unutulmuşlar hanı
yokluğun varlıktan baskın çıktığı
ölümün yaşamaktan teğet geçtiği bu handan
sevgililerle kolkola geçermiş mutluluk
ve hiç kimse görmemiş bugüne kadar
bu handa
ağlama duruluğunda melekler
gülme duruluğunda iblis
ve münkirle nekir bekler
ama ne var ki
ne sevgililer dönecek bu hana
ne umut kesecek bekleyenler
* * *
burası unutulmuşlar hanı
bu handa
azrailin donuk bakışları altında
bir ökseye tutulmuş kuşlar
-gibicesine her şeyden umut kesmiş
çökmüş kalmış unutulmuşlar
bu handa
dışarıda bir ağır yağmur
içerde bir sarhoş –pencerede bir hayal durur
-ben bezdim sensiz yaşamadan-
ister bir kere dinle –ister bin kere vur-
ben bezdim canımdan -
-ve bu sana son selamım
unutulmuşlar hanından
* * *